Siline Tatarica Bitkisinin Biyolojik Silahı
Bitkilerin böceklere karşı yürüttüğü savunma savaşında gösterdikleri akılcı davranışlardan birisi de Rus Bilimler Akademisi’nin Internet sayfasında yayımlanmıştır. (1) Rusya’daki Syktyvkar Biyoloji Enstitüsü’ndeki bilim adamlarının araştırmasına göre, Siline tatarica türüne ait çiçekler, düşmanı içerden yıkan bir strateji izlemektedir.
Bu bitki türü kendisine saldıran tırtılların deri değişimini kontrol eden hormonu üretip bunu düşmana karşı silah olarak kullanırlar.
Ecdysteroids hormonu, böceklerde deri değişimini kontrol eder. Bir tırtılın sağlıklı bir kelebek haline gelebilmesi için önce pupa dönemine geçmesi gerekir. Bu geçiş dönemlerinde tırtılın vücudunda bu özel hormon salgılanır. Belli dozaj hormonla hücrelere iletilen mesaj hücrelerce ‘okunur’. Hücreler de emre uyarak bir dizi karmaşık biyokimyasal reaksiyon gerçekleştirirler. Tüm bunların sonucunda tırtıl metamorfozunu tamamlar ve kelebeğe dönüşür.
Siline tatarica çiçeği tam da bahar döneminde, çiçek açmadan az önce saldırıya uğrayacağını bilircesine alarma geçer. Düşmanın fizyolojisini en ince detayına kadar biliyormuş gibi, kendi vücudunda Ecdysteroids hormonu üretir. Tırtılın ısırıklarıyla hazırlanan hormon bombalar düşmanın vücuduna iletilmiş olur. Aşırı dozajda hormona maruz kalan tırtılın hücreleri aniden deri değiştirme komutu alır ve bunu uygulamaya geçer. Tırtıl çok kısa sürede pupa dönemine geçer, sonrasında ise hemen ölür.
Bitkilerin bu savunma stratejilerini geliştirecek bir aklı olmamasına rağmen böyle bir sistemi bünyelerinde bulundurmaları tam anlamıyla bir mucizedir. Kendilerine saldıracak böceklerin desen veya renklerini görebilecek göz gibi bir organlara da sahip değillerdir. Çevresinde gördüklerini taklit eden bir ressam gibi kendi bedenlerinde desen üretirler.
Elbette şuursuz bitkiler böyle bir şeyi kendileri akıl edemezler. Bu durumda bu davranışlarının kendisine üstün bir Akıl tarafından ilham edildiği ortaya çıkar. Yüce Allah, tüm canlıların Rabbidir ve evrendeki her şeyin mülkü O’na aittir. Kuran’da şöyle buyrulur:
“Göklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah’ındır. O, her şeye güç yetirendir.” (Maide Suresi, 120)
Alnarp’taki İsveç Zirai Bilimler Üniversitesi araştırmacılarından Bill Hansson, bir Akdeniz bitkisi olan danaayağından yayılan koku üzerinde incelemeler yapmıştır. Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, bu bitkinin yaydığı koku çürümekte olan bir et parçasından yayılan kokuyla tamamen aynıdır. (2) Hatta iki kokunun kaynağı da oligosülfid adlı bir kimyasal maddedir. Danaayağı bitkisi aynen çürümüş bir et gibi sinekleri kendine çekebilir.
Bitkinin bilimsel ismi (Helicodiceros muscivorus) zaten “sinek yiyen” anlamına gelmektedir. Bitki kendi polenlerini yaymaları için sinekleri kullanır. Bu son derece akılcı taktik şu şekilde işlemektedir: Çevrede uçmakta olan bir sinek çürümüş et kokusu aldığını sanarak danaayağına yönelir. Bitkinin çiçeği içine doğru ilerleyen sineği bir sürpriz beklemektedir. Yapraklar aniden kapanır ve sinek kısa süreli bir “nezarete” alınmış olur. Bitki bu nezaret süresini özel olarak ayarlamaktadır. Sineğin dişi çiçekçikleri dölleyip erkek çiçekçiklerin de tekrar polenle kaplanması beklenir. Sinek ancak bundan sonra serbest bırakılır. Hansson bu durumu; “Çiçekte mükemmel bir sistem bulunuyor” diyerek özetlemektedir.
Peki ama bu akılcı davranış danaayağı bitkisinde nasıl ortaya çıkmış olabilir? Acaba bitki bu taktiği kendisi akıl etmiş, ona uygun bir tuzak sistemi geliştirmiş olabilir mi? Bu çiçek çürümüş bir et gibi koktuğu taktirde sinekleri kendisine çekebileceğini nereden bilmektedir? Çürümüş et kokusundaki kimyasalları nereden bilmektedir? Ancak bir kimyagerin anlayacağı, karmaşık formüllere dayalı bu kimyasalların kendi vücudunda üretilmesini nasıl kontrol edebilir?
Elbette böyle akılcı bir sistem bitkinin kendi iradesiyle var olmamıştır. Ayrıca hiçbir tesadüf böyle karmaşık ve akılcı bir sistemi meydana getiremez.
Yüce Allah bütün canlıları sahip oldukları muhteşem sistemlerle birlikte yaratmıştır. Bitkilerdeki benzersiz yaratılış bir Kuran ayetinde şöyle geçmektedir:
“O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz). Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır” (Enam Suresi, 99)
Referanslar:
(1) Plants Control the Molting Insects, 10.11.2002:
http://www.informnauka.ru/eng/2002/2002-11-10-02_251_e.htm
(2) Stensmyr, M. C. et al. Rotting smell of dead-horse arum florets. Nature, 420, 625 – 626, (2002).