Evrimcilerin Çarpık Bilimsel Anlayışına Bir Örnek: Neandertaller
Evrimciler canlı türlerinin zamana bağlı olarak değiştiğine inandıkları için tarihlemeye karşı özel bir ilgi duyarlar. Bu nedenle “şu kadar milyon yıl önce yüzen balık” ya da “bu kadar yıl önce ava çıkan atalarımız” gibi ifadelere yayınlarında sık sık sık rastlayabilirsiniz.
Sözde evrimsel süreci açıklamak için kullandıkları “uçan ilk canlı” veya “dik yürümek” gibi olguların iddia ettiklerinden daha öncesinde de var olduğu ortaya çıkığında, bazı standart ‘kaçış’ cümleleri kullanırlar. Bunlar “insanlığın tarihi sanılandan çok daha eskiye gidiyormuş” veya “kuşlar bildiğimizden çok daha önce uçmaya başlamış olmalılar” gibi durumu kurtarma cümleleridir. Bu cümlelerde canlıların evrimleştiğine dair iddialarının tamamen yanlış olduğuna dair en ufak bir imada bile bulunmazlar. Savundukları asılsız iddiaları revize ederek yeniden kamuoyuna sunarlar.
Bunun en somut örnekleri, Neandertaller olarak isimlendirilen insanlarla ilgili araştırmalarda görülür. Bilimsel adları Homo Neanderthalensis olan Neandertaller, bundan 100 bin yıl önce Avrupa’da aniden ortaya çıkmış ve yaklaşık 35 bin yıl önce de yine hızlı ve sessiz bir biçimde yok olmuş -ya da diğer ırklarla karışarak asimile olmuş bir insan ırkıdır.
Neandertallerin günümüz insanından tek farkları, iskeletlerinin biraz daha güçlü ve kafatası ortalamalarının biraz daha büyük olmasıdır. Bu seviyede bir farklılık, bugün dünyanın farklı yerlerinde yaşayan farklı ırklar arasında da zaten mevcuttur.
Buna rağmen evrimciler, uzun bir zaman Neandertalleri sözde maymun-adam olduklarını iddia ederek evrim propagandası için kullanmışlardır. Bu propagandada kullanılan Neandertallerin yüz hatları ile günlük hayatlarına dair hazırlanmış çizimler ve bilgisayar yardımıyla canlandırılmış filmler ise tam bir aldatmacadan ibarettir. Çünkü son yıllarda gerçekleştirilen araştırmalar Neandertallerin gerçek birer insan olduğu yönünde kesin bulgular ortaya koymuştur. Neandertal uzmanı Erik Trinkhaus, Neandertaller ile ilgili gerçeği şu sözlerle itiraf etmiştir:
Neandertallerin anatomisinde ya da hareket, alet kullanımı, zekâ seviyesi ve konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde modern insandan aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur. (1)
Yanda evrimcilerin güya Neandertallere yönelik olarak hazırladıkları iki canlandırma resim yer almaktadır. Üstte çok önceleri yapılmış ilki canlandırmada Neandertal, gorilden az farkla insana benzer şekilde resmedilmiştir.
Alttaki günümüzdeki yapılmış bir canlandırmaya aittir. Bu canlandırmada da Neandertaller kaba saba ve oldukça vahşi tipler olarak canlandırılmıştır. Oysa son veriler bu canlandırmanın da gerçekçi olmadığını göstermektedir.
İki resim arasındaki fark evrimcilerin yaptıkları canlandırmaların gerçeği bulmak için değil evrim fikrini insanlara empoze etmek için hazırlandığının en büyük delilidir.
Evrimi savunan yayın organlarında, aşağıda örnekleri verilecek olan ‘durumu kurtarma amaçlı’ bazı cümleler kullanılsa bile hala Neandertallerin sözde ilkel bir tür olduğu iddiası dile getirilmeye devam ediyor.
Bu iddialardan birisi bilim yazarlığı yapan Michael Marshall’ın New Scientist dergisinde yayınlanan bir makalede yer almaktadır. (2) Neandertallerin evrim geçirmediğine dair açık deliller bulunmuş olduğu için bu makale, evrimcilerin geçmişte Neandertallerin tamamen ilkel olduklarından bahsettikleri yazılardan bazı yönleri ile farklılıklar arz ediyor.
Yazıda tıpkı bizim elimizde kalem tuttuğumuzda olduğu gibi Neandertallerin de başparmaklarını hünerli bir biçimde kullanabildikleri belirtiliyor. Yazının devamında; yapılan araştırmalarda Neandertallerin alet yapma, mağara duvarlarını boyama, kuş kemiklerine desen oyma ve deniz kabuklarından takılar yapma gibi ilkellikle asla bağdaştıramayacak kadar yüksek becerilere sahip oldukları da itiraf ediliyor. Marshall tüm bu becerileri Neandertallerin çok yetenekli olmalarını sağlayan el yapılarına bağlıyor.
Fosillerden yola çıkılarak Neandertal insanın kafatasının ve kemiklerinin günümüzde Avrupa’da yaşayan ırklardan az bir farkının olduğuna işaret etmektedir. Ancak bu fark günümüzde yaşamakta olan bu adamdakinden fazla değildir. Nasıl ki bu adam için tam insan değildi denemezse Neandertaller de yarı insan yarı hayvan olarak nitelendirilemezler.
Hemen ardından, “elleri bilinenden daha çevikti” diyerek geçmişteki evrimci çarpıtmaları bilgi eksikliğine vermek suretiyle aklamaya çalışıyor. Yazıda evrimcilerin Neandertallerin sözde sadece güce dayalı kaba insanlar oldukları iddiaları ile gelişmiş sosyal hayatları arasındaki çelişkiyi ortadan kaldırma çabası göze çarpıyor.
Neandertaller: Kaliteli Bir Hayat Yaşamış Olan İnsan Irkı
Evrimciler uzun süre Neandertalleri ilkel yarı insan yarı maymun olarak canlandırmışlardı; ancak yakın zamanda yapılan çeşitli kazılarda müzik aleti yapmak, resim çizmek, dikiş dikmek gibi zengin bir kültüre sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum “sadece güce dayalı işler yapması gereken böyle ilkel bir beden nasıl böyle hassas el işleri yapabilir?” sorusu ile birlikte önemli bir çelişkiyi gündeme getirmiştir. Bu çelişki, Almanya’daki Tübingen Üniversitesi’nden Katerina Harvati ve arkadaşlarını yeni araştırmalara zorlamış ve sonuçta Neandertallerin bizler gibi çevik ve becerikli bir bedene sahip olduklarını itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Ancak, evrimin hiç yaşanmadığını itiraf etmek konusunda halen direnmektedirler.
Evrimcilerin -araştırmalarının sonucu ne kadar yaratılış gerçeğini gösterse de- yine zorlama bir üslupla evrimi savunuyor olmaları; bilimsel düşünce ile hiç uyuşmayan bir yaklaşım sergilemekte olduklarını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Önce kayıtsız koşulsuz olarak evrimi doğru olarak kabul etmekte, sonra elde edilen verileri bu kabul doğrultusunda yorumlaya çalışmaktadırlar. Yani, bilimsel yaklaşımla asla bağdaşmayan “dogmatik” bir tavır göstermektedirler. Yanıldıkları ortaya çıkınca da bunu kabul etmek yerine durumu geçiştiren ve yine evrimi sözde mutlak bir gerçekmiş gibi gösteren anlatımlar yapmaktadırlar.
Evrimcilerin benzer çarpık yaklaşımını Scientific Advances’de yayınlanan bir diğer makalede gözlemlemek mümkündür. (3) Fotios Alexandros Karakostis, Gerhard Hotz, Vangelis Tourloukis ve Katerina Harvati’nin katıldığı araştırmayı konu alan bu makalede de Neandertallerin zengin kültürel kimlikleri ile el becerileri arasındaki ilişkiyi açıklamaya odaklanılmıştır.
Araştırmada Neandertal fosillerinde yapılan üç boyutlu tarama yöntemi ile kas ve kemik yapıları belirlenmeye çalışılmış ve sonuç olarak bunların hassas el becerileri sağlayacak yapılarda olduğu tespit edilmiştir. Bu keşif, Neandertallerin sözde insansı bir araform değil, tam anlamıyla bir insan ırkı olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu büyük “yaratılış delili”ni görmelerine karşın makalenin genelinde Neandertaller yine günümüz insanından aşağı bir ırkmış gibi ele alınmış ve Neandertallerin aslında bizler gibi akıllı, becerikli insanlar olduğu gerçeği perdelenmeye çalışılmıştır.
The Conversation isimli internet sitesinde arkeolog ve araştırmacı olan Francis Wenban-Smith’in kaleme aldığı makale, evrimcilerin Neandertaller ile ilgili çarpık bilimsel yaklaşımlarına verilebilecek bir başka örneği oluşturuyor.(4)
Makalenin “Neandertaller hiç kaba değildi- araştırmalar hassas işçiler olabileceğini gösteriyor” şeklindeki başlığı okuyunca da yazının evrimci ön yargılardan uzakta yazıldığını düşündürmektedir. Ancak detaylara indiğinizde evrimcilerin çarpık ve dogmatik yaklaşımı hemen göze çarpmaktadır. Örneğin Wenban-Smith yazısında “Neandertaller oldukça yakın zamana kadar basit-fikirli-vahşiler olarak görülmüştür” demektedir. Burada hatırlatmak gerekir ki, Neandertalleri ilkel vahşiler olarak görenler sadece evrim teorisini savunanlardır. Wenban-Smith bu mesnetsiz kabulü sanki herkesin ya da tüm bilim insanlarının kanaati imiş gibi sunarak bir aldatmaca yapmaktadır.
Evrimciler Neadertalleri kaba saba ilkel canlılar gibi göstermeye çalışmışsa da buluntular öyle olmadıklarını göstermiştir. Neadertaller çapı 1 cm kadar olan minik deniz kabuklarında delikler açıp, cilalayarak ipe dizmek suretiyle kolye yapabiliyorlardı (solda). Ayrıca dikiş iğneler, ezmek, kesmek kanal açmak ya da boyamak için özel el aletleri de kullanabiliyorlardı. Tüm bunlar onların tip olarak biraz farklı görünseler bile aslında tam birer insan olduklarının delilleridir. Evrimcileri Neandertalleri ilkel gösterme çabası gerçek dışıdır.
Cümlesinin devamında “bilim insanları, daha önce düşünülenden çok daha yetenekli olduklarını fark ettiler” diyerek devam etmektedir. Ve açık deliller ortada olduğu için Wanaban-Smith, “Neandertallerin el ve kol kemiklerini analiz eden bir araştırma, bu bireylerin aslında günlük aktivitelerinde kaba kuvvete başvurmadıklarını, aynı bizim yaptığımız gibi elle kavrama yeteneklerini kullandıklarını ortaya koymuştur” şeklindeki itirafını makalesine almak zorunda kalmıştır.
Wenban-Smith de -Neandertallerin aklının ve el becerilerinin günümüz insanıyla aynı olduğunu görmesine karşın- tıpkı diğerleri gibi bilimsel delillerin insanın evrimi masalını çökerttiği ve yaratılış gerçeğini ortaya koyduğunu açıkça ifade etmekten kaçınmıştır.
Evrimci Çarpıtmalar Yerini Yaratılış Delillerine Bıraktı
Evrimciler 1856 yılında Almanya’nın Düsseldorf kenti yakınlarındaki Neander vadisinde ilk Neandertal iskeleti bulunduktan sonra çeşitli canlandırmalar çizmeye başlamışlardır. Neandertal insanını ilk canlandırmalarda her yeri kıllarla kaplı, tam olarak dik duramayan, goril benzeri yüze benzer bir insansı olarak resmetmişler; sonra bilimsel bulgular ortaya çıktıkça bu canlandırmada insansı özellikleri biraz daha arttırarak kullanmışlardır. Halbuki, Neandertaller tam, düzgün insanlardır; hiçbir evrimleşme belirtisi taşımazlar.
Tüm bunlara rağmen, bugün pek çok evrimci kaynak Neadertal insanını hala tam olarak dik duramayan bir ilkel insansı olarak resmederek bilime saygı duyan insanları aldatmaya devam etmektedir. Oysa 1985 yılında, Erik Trinkhaus isimli antropolog tam bir Neandertal insanı iskeletinde yaptığı incelemede Neandertallerin dik yürüyebildiğini ortaya çıkarmıştır.(5)
Bugün pek çok bilim adamı Neandertal insanının tamamen dik olarak ayakta durduğu ve özelliklerinin günümüz insanından hiçbir farkı olmadığı hakkında fikir birliği içindedirler.(6)
Erik Trinkaus Neandertaller konusunda uzman bir antropologtur. Trinkaus yaptığı araştırmalarda Neandertallerin ilkel olmadığını ve tam bir insan olduklarını ortaya çıkarmıştır.
Özetle, evrimcilerin, farklı insan ırklarını ”ileri” ve ”geri” olarak sınıflamaları, arkeolojik, genetik ve biyolojik temellerden tamamen yoksundur. Nitekim Neandertallerin gayet sosyal bir medeniyet yaşamış oldukları arkeolojik buluntular ışığında bugün anlaşılmış bulunmaktadır. Biyolojik olarak da günümüz insan ırklarından hiçbir farklarının olmadığı açıktır. Bir Eskimo ya da pigme ne kadar insansa Neandertaller de o kadar insandır.
Neandertaller bizim gibi insanlardır, medeni bir hayat yaşamış ve daha sonra yeryüzünden silinmiş bir kavimdir. Yapılan araştırmalar ve görülen açık deliller sonunda ortaya çıkan bu gerçeği inkâr ederek yeniden evrimci izahlara girişmek, bilimin çarpıtılmasıdır.
Evrimciler, bilime saygı duyan insanlara, bir özür borçludurlar.
Referanslar:
(1) Erik Trinkaus, “Hard Times Among the Neanderthals”, Natural History, cilt 87, Aralık 1978, s. 10.
(2) https://www.newscientist.com/article/2180724-neanderthals-had-dexterous-hands-that-could-have-held-tools-like-a-pen
(3) http://advances.sciencemag.org/content/4/9/eaat2369
(4) https://theconversation.com/neanderthals-were-no-brutes-research-reveals-they-may-have-been-precision-workers-103858
(5) E. Trinkaus – W. W. Howells, Scientific American, 241(6):118 (1979) – Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 195
(6) E. Trinkaus – W. W. Howells, Scientific American, 241(6):118 (1979) – Nicholas Comninellis, Creative Defense, Evidence Against Evolution, Master Books, 2001, s. 195