Genler Fiziki İrtibatları Olmayan Süreçleri Yönetiyorlar
Canlılar, gerek kendi bedenlerinde ve gerekse dış dünyada meydana gelen gelişmelere karşı verecekleri tepkiyi kromozomlarındaki gen denen programlarla yönetirler. Mesela insan hücresinde bulunan 100.000 gen, organize bir faaliyet yürütmek suretiyle insanın göz renginden uykusuna kadar bütün faaliyetlerini idare eder.
Burada dikkat çekici olan nokta, genlerin, yönettikleri süreçlerle hiçbir fiziki irtibatlarının olmamasıdır. Hücrelerin merkezindeki çekirdek denen kısımda yer alan genlerin, çekirdek zarının dışında yaşanan hadiselerle hiçbir bağları ve alakaları yoktur. Genlerde bilgileri kodlu bulunan hormonlar, enzimler vs kimyasallar o genlerden çok uzaklarda görev yaparlar.
Mesela kan şekerini düzenleyen insülin hormonu kanda veya damarlarda üretilmez. Bu hormon pankreastaki hücrelerde üretilir, oradan kan dolaşım sistemine getirilir. İnsülin bilgisinin kodlu olduğu genler pankreas hücrelerinin çekirdeğinde yer alır ve elbette ki bu genlerin kanla da, kan damarlarıyla da ilgisi yoktur.
Bu olgu, örneğin bir otomobil motorunda kullanılacak olan pistonun başka bir coğrafyada bulunan fabrikada birebir uyumlu olarak üretilmesine benzemektedir.
Bu sistem başlı başına nefes kesicidir. Bir kimyasal madde vücudun bir yerinde üretilmekte ama başka bir yerinde işe yaramaktadır. Dahası bu birbirleriyle hiçbir fiziki irtibatı bulunmayan yerler sürekli biçimde senkronize ve uyumlu çalışmaktadırlar. Bir tarafta hammaddeye ihtiyaç arttığında, diğer taraftaki üretim de hızla artmakta, ihtiyacı süratle ve eksiksiz karşılamaktadır. Veya bir tarafta ihtiyaç azaldığında, diğer yandaki üretim de hemen düşürülmektedir.
Bu sistemin evrim yoluyla oluşması asla mümkün değildir. İnsülin örneğimize dönersek; kan şekerini düzenlemek için gerekli olan bir hormonun kimyasal yapısını, yani amino asit dizilimini belirleyecek bir mekanizma doğada mevcut değildir.
Bunun evrim yoluyla oluştuğu iddiasında çok bariz bir tutarsızlık vardır. Çünkü kan dolaşımında işe yarayacak bir kimyasalı üretecek genetik şablon, tamamen alakasız bir yer olan pankreas hücresi çekirdeğinde ve tam olması gerektiği dizilimde rastlantısal mutasyonlarla niye ve nasıl ortaya çıksın? Tüm bu mekanizmanın canlıların eşey hücrelerindeki mutasyonlardan kaynaklandığı iddiası bunlardan çok daha mantıksız değil mi?
Bu iki soruda Evrim Teorisi’nin derin bir çöküşünü açığa vurmaktadır. Kan dolaşımında işe yarayacak bir kimyasalın genetik bilgilerinin tam ve eksiksiz olarak pankreasta yer alması tesadüfle, mutasyonla açıklanamaz. Hem kan dolaşımını hem de pankreası bilen ve yöneten üstün bir kudret sahibi ancak böyle bir sistemi kurabilir.
İşte canlılardaki hormonların, enzimlerin ve proteinlerin büyük kısmı işlev gördükleri yerden çok farklı yerlerde ve ortamlarda üretilirler. Buna rağmen üretim şablonunun doğru ve hatasız olması yanında üretimin de kusursuz işlemesi, bu sistemin özel olarak tasarlandığını açıkça ispatlamaktadır.
Yazar / Onur Yıldız Biyolog / İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü