DNA’nın büyük bir bölümü protein kodlamıyor. Bu nedenle bilim adamları bu bölgelere Hurda DNA tanımlaması yapmışlar ve uzun bir süre bu bölgelerin kalıtım üzerinde etkisi olmadığını düşünmüşlerdi. Hatta bu bilim adamlarının bazıları bunun sözde DNA’nın geçirdiği evrim sürecinin bir sonucu olduğunu bile iddia ettiler.
Hâlbuki son yıllarda yapılan araştırmalar protein kodlamayan bu bölgelerin RNA üretimi için kullanıldığını ortaya çıkardı. RNA molekülleri vücut fonksiyonları için en az proteinler kadar önem taşıyor.
Bu nedenle hatalı hurda DNA tanımlaması, ‘noncoding RNA’ yani ‘kodlama yapmayan RNA’ olarak değiştirildi ve bu bölümlerin araştırılması henüz daha yeni başlıyor.
Amerikan Kalp Derneği’nin yayını Journal Circulation’un yeni sayısında, Washington Üniversitesi araştırma görevlileri kalp ile ilgili RNA molekülleri hakkında kapsamlı bir araştırma yayınladılar. Araştırma görevlilerinden Prof. Jeanne M. Nerbonne bu araştırmaları sırasında “uzun kodlamayan yapmayan RNA’ların” kalıtımsal etkisini bulduklarını belirtti. Araştırma sonuçları kodlama yapmayan RNA bölgelerinin iki farklı temel kalp yetmezliği arasında ayrım yapılmasını sağlayabildiğini gösterdi.
Sonuç olarak yıllar önce güya evrime delil olarak gösterilen hurda dna aldatmacasının tıpkı körelmiş organlar iddiası gibi bilgi ve araştırma eksikliği nedeniyle ortaya çıktığı anlaşılıyor.
Kaynak:
- https://news.wustl.edu/news/Pages/26848.aspx
